Ayasofya Medresesi'nde müderrislik yapan alimleri konu edindiğimiz yeni konuşma serisi “Ayasofya’da Bir Müderris” seminerleri başladı. Serinin ilk konuğu Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Umut oldu.
İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü ortaklığında düzenlenen “Vefatının 550. Yılında Ali Kuşçu ve Çevresi: Entelektüel Bir Okuma” başlıklı seminer, merkez müdürümüz Doç. Dr. İlhami Danış’ın moderatörlüğünde, üniversitemizin Ayasofya Yerleşkesinde gerçekleştirildi. Fatih Sultan Mehmet’in övgüsünü kazanan ve Ayasofya Medresesi’nde müderrislik yapan Ali Kuşçu, vefatının 550. yılında Ayasofya’nın Ali Kuşçu Salonu’nda anıldı.
Ali Kuşçu’yu Dönemi Bağlamında Anlamak
Dr. Hasan Umut, sunumuna Ali Kuşçu’yu dönemi bağlamında ve farklı perspektiflerden anlamaya vurgu yaparak başladı. Umut, Ali Kuşçu’yu kendi tarihi çerçevesinde okumaya çalışmanın önemine dikkat çekti. Bu okumanın, Ali Kuşçu’nun ilişkide bulunduğu kişiler ve kurumsal bağlamlarla desteklenmesi gerektiğini belirtti. “Entelektüel okuma” ifadesinin de buradan kaynaklandığını ifade etti.
Timur Alimliğinden Osmanlı Alimliğine Geçiş
Ali Kuşçu’nun Semerkant’ta doğmuş ve Timur topraklarında yetişmiş bir alim olduğuna dikkat çeken Dr. Umut, onun Osmanlı alimine dönüşümünü anlamak için Semerkant Rasathanesi ve oradaki kişilerle ilişkisini de ele almak gerektiğini vurguladı.
Uluğ Bey ve Ali Kuşçu
Hasan Umut’un sunumunda öne çıkan bir diğer konu ise Uluğ Bey’in, Ali Kuşçu’yu anlamadaki kritik rolü oldu. Uluğ Bey’in hocası Kadızade-i Rûmi ve Molla Cami, Ebu Said Mirza gibi diğer isimler aracılığıyla, Ali Kuşçu’nun öğrenim sürecinin dinamikleri ele alındı. Dr. Umut, Uluğ Bey’in Ali Kuşçu üzerindeki etkisinin, onun şu sözüyle öne çıktığını belirtti: “Kendimi ayırt ettiğimden beri Uluğ Bey’i tanırım.”
Ali Kuşçu’yu anlamak için Semerkant Rasathanesi ve Medresesine odaklanmanın önemli olduğunu vurgulayan Umut, hem hoca-talebe ilişkisinin dinamiğine hem de bu kurumların entelektüel bir figürün ortaya çıkmasındaki katkısına dikkat çekti.
Ali Kuşçu’yu Anlamak: Entelektüel Bir Perspektif
Umut, Ali Kuşçu’yu sadece bilimsel eserleriyle değil, tasavvuf literatürü gibi farklı kaynaklarla incelemenin önemini vurguladı. Alimin çevresindeki kişiler ve etkileşimde bulunduğu entelektüel çevrenin çözümlenmesi gerektiğini ifade etti.
Fatih Sultan Mehmet’in Ali Kuşçu’yu İstanbul’a Davet Etme Süreci
Fatih Sultan Mehmet’in, Ali Kuşçu’yu destekleme ve davet etme sürecini inceleyen Dr. Umut, bu davetin Fatih’in ilme olan ilgisi ve sıradışı entelektüel yeteneğiyle bağlantısına dikkat çekti. “Ali Kuşçu Timur topraklarından gelmeseydi biz onu nasıl anlardık?” sorusuyla dinleyicilere farklı bir perspektif sunarak ve alimlerin mekân değişikliğinin önemini vurguladı.
Ayasofya ve Sahn-ı Seman’ın Rolü
Umut, Ali Kuşçu’nun serencamında Ayasofya ve Sahn-ı Seman’ın kritik bir rol oynadığına ve bu kurumların önemine dikkat çekti. Ali Kuşçu’nun entelektüel katkıları ve Osmanlı ilim camiasındaki rolü açısından önemli bir yer tuttuğunu vurguladı. Konuşmasının sonunda ise Bursa ağı üzerinden bir bakış sunarak Ali Kuşçu’nun Eyüp Sultan Haziresi’ne defnedilmesi konularına değindi.
Ayasofya Medresesi'nde Kurumsal Tarih Yazımına Vurgu
Ali Kuşçu’nun şahsiyetinin ve katkılarının, kurumsal tarih çalışmalarıyla daha iyi anlaşılacağını belirten Umut, böyle bir çabanın bilimsel düzeyde ne kadar mühim olduğunu vurguladı. Programın moderatörlüğünü üstlenen merkez müdürümüz İlhami Danış da bu bağlamda merkezin ilgili çalışmalarının gerçekleşeceğini ifade etti. Dr. Hasan Umut’un bu kıymetli sunumu dinleyicilerden gelen katkı ve sorularla tamamlandı.
Haber: Zehra Orakçı, Tarih bölümü doktora öğrencisi.